Ezilenler, Fyodor Dostoyevski
Son bir buçuk yıldır kadim dostum Fyodor Dostoyevski’yle içtiğim su ayrı gitmiyor. Tanışıklığımız elbette çok eskilere dayanıyor, ancak eserlerinin tamamını yeniden, bu kez kronolojik sırayla okumaya – okumaktan ziyade didik didik etmeye – karar verdim bir süre önce. Roman, kısa öykü, anı, mektuplar ve not defterlerinden oluşan ve tahminimce birkaç yılımı alacak bir yolculuğa çıktım onunla. Şu anda elimde Ezilenler adlı romanı var. 1861 yılında (40 yaşındayken) yazmış bu “orta boy” romanını. İlk eseri İnsancıklar’dan ve ardından gelen Öteki’den sonra yazdığı dokuz kısa öykü, yarım kalmış Netoçka Nezvanova, iki kısa öykü daha, Stepançikovo Köyü ve ardından on altıncı eseri olan Ezilenler. İnsanoğlunu derinlemesine tanımak isteyen herkese hararetle öneriyorum.
Ancak Dostoyevski aceleye getirilecek bir yazar değil. Her cümlesinde çok şey gizli. Her cümleyi, hatta her sözcüğü düşünerek, hesaplayarak, derinden hissederek kağıda aktardığını ve dolayısıyla aynı özenle okunması gerektiğini düşünüyorum. Elbette insanoğlunu ve kendimizi tanımamıza böylesine yardımcı olan bir yazarın dehasından gerçekten yararlanmak, payımıza düşeni almak istiyorsak…
DÜŞÜNCELERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIR MISINIZ?