Yazarlık nasıl başladı?

Yazarlık nasıl başladı?

Yazar olabilmek için yaşam tecrübesi edinmem gerekti.

Kendimi bildim bileli yazar olmak istiyordum, diyemeyeceğim. Ancak kendimi bildim bileli bir şekilde kendimi ifade etmenin yollarını arayıp durdum, diyebilirim.

Macar yazar Sándor Márai şöyle diyor: “Sanatkar kişi istese de istemese de, ona itici güç veren yaratıcılığı kendini bir şekilde dışa vurur ve bazen eline bir kalem, bazen bir fırça, bazen de bir heykeltraş bıçağı tutuşturur.”

Benim de içimdeki o itici güç, farklı dönemlerde usanmadan elime bir kalem tutuşturdu. Hep bir şeyler yazdım. Ama yazar olmaya soyunmam belirli bir zaman aldı. Roman yazabilmek için yaşam tecrübesi edinmem gerekti galiba. Bir birikim… Kendi kültürümü olduğu kadar, farklı kültürleri de tanımış olmam gerekti. Kendi kültürümü daha iyi, daha objektif değerlendirebilmek için başka kültürleri öğrenmem gerekti. Sonunda, öyle bir birikim oldu ki, bir nokta geldi, bir şelale gibi dökülmeye başladı içimdekiler. Düşüncelerimi, duygularımı, bildiklerimi, gördüklerimi başkalarına aktarma isteğim zapt edilemez bir hale geldi. Böyle bir sorumluluğum olduğunu derinden hissetmeye başladım. Ve büyük bir coşkuyla yazar olmaya soyundum.

Bundan sonra yazmak istediklerimi, yazmayı planladıklarımı sıraya koymakta zorlanıyorum açıkçası. Yazarlık zevkli bir uğraş… Her romanda değişik bir dünya, değişik yaşamlar yaratıyorsunuz. Farklı bir temayı irdeliyorsunuz, farklı roman tekniklerini deniyorsunuz, farklı bir mücadele veriyorsunuz. Yazmak çok büyük bir heyecan. Bitmeyen bir serüven.

DÜŞÜNCELERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIR MISINIZ?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.