Rapsodi neden kırık?

Rapsodi neden kırık?

Rapsodi neden kırık?

Hikaye tıpkı bir rapsodi gibi başlar. Sıcak bir yaz gününün rehavetiyle rahat, telaşsız, tasasız… Her şey günlük güneşliktir. Soylu ve varlıklı Macar bir ailenin çocuklarının rüya gibi yaşamlarına tanık oluruz. Bu ailenin ikiz kızlarından biri olan Alexandra’nın hayatta tek bir dileği vardır: sevdiklerinin hep yanında olması. Her yıldız kaydığında, bir sevdiğine, “Hep yanımda ol,” dediğini duyarız. Ancak romanın izleyen bölümlerinde bu dileğinin bir türlü gerçekleşemediğini görürüz. Sevdiklerini kaybettiğini… Önce babasını kaybeder. Birinci Dünya Savaşı’nda cepheye giden babası bir daha geri dönmez. Babasını kaybetmenin yarattığı travmanın etkileri yıllarca yakasını bırakmaz Alexandra’nın. Terk edilme ve yapayalnız kalma korkusuyla sevdiklerine aşırı bağlanır. Ama kaybetmeye devam eder. Ve sonunda çektiği aşk acılarından usanır; ani bir karar alarak Osmanlı İmparatorluğu’nun son sadrazamlarından birinin torun çocuğu olan Aziz Bey’in evlenme teklifini kabul eder ve İstanbul’a taşınır.

Bundan sonra rapsodinin ikinci bölümü başlar. Yakan yıkan, ezip geçen, kırıp döken bir bölümdür bu. Dünyayı sarsan bir başka savaş – İkinci Dünya Savaşı – patlak verir. Bu bölümde Alexandra’nın endişelerini izleriz. Korkularını… Yabancı bir ülkede ve farklı bir kültürde karşılaştığı zorlukları, köklerinden kopmasının yarattığı sancıları, bu sancılarla başa çıkmaya çalışmasını, ailesine ve memleketine duyduğu özlemi, kocasının aşırı kıskançlıklarından ve baskısından bunalmasını ve yavaş yavaş kendini altından bir kafese kapatılmış hissetmesini… Özgürlük hayalleri ile sorumlulukları arasında gidip gelmesini… İç çatışmalarını… Tüm kayıplarına rağmen hayata tutunmaya çalışmasını…

Hasretle rapsodinin son bölümünün başlayacağı, acıların biteceği anı  bekleriz. Duyguların uç noktaya vardığı, coşku dolu son bölüm… Çardaş… bir türlü gelmek bilmez. Alexandra’nın hayatı Çardaş’ı olmayan, ikinci bölümde takılıp kalmış acılarla dolu kırık bir rapsodi gibidir.

Ama bekleriz… Umutla mutlu sonu bekleriz. Alexandra’nın hikayesini romanlaştıran Rüya gibi biz de, bütün kuşların kafese kapatılabileceğini, ama bazılarının orada tutulamayacağını bilerek bekleriz.

DÜŞÜNCELERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIR MISINIZ?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.